Sağlık Hizmetleri MYO’da Dış Paydaşlarla Kalite ve Akreditasyon Toplantısı
Dünya Çocuk Hakları Günü’ne İthafen Çocuk Hakları Sergisi
Çocuk Hakları Paneli ve Resim Sergisi
Diş Hekimliği Fakültesi Beyaz Önlük Giyme Töreni
Eğiticilerin Eğitimi ve Sertifika Programı
2024 Yılı 5. Dönem İlkyardımcı Eğitimi Başarıyla Tamamlandı
TÜBİTAK ARDEB Destek Programları Tanıtım Etkinliği Gerçekleştirildi
Üniversitemiz akademik ve idari personeli ile öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği konferansta Prof. Dr. Cevdet Coşkun sunumuna Fuat Sezgin’in hayatına ve akademik kariyerinin nasıl başladığına değinerek başladı.
Fuat Sezgin’in İslam Tarihi üzerine yaptığı araştırmaların ilk kıvılcımının öğrencilik yıllarında yakıldığını ve sonrasında kendisini bu konulara adadığını söyleyen Rektörümüz, sunumunda Fuat Sezgin’in bu konuyla ilgili anılarına da yer verdi.
Alman şarkiyatçısı Carl Brockelmann’ın kaleme aldığı İslam Bilim ve Kültür Tarihi isimli bibliyografyasının eskimesine rağmen yerine, kapsamlı bir araştırmanın yapılmamış olmasından dolayı 20. yüzyılın başlarında hala geçerliliğini korumasının, Prof. Dr. Sezgin’i bu alanda düşünmeye ve bu eksikliği gidermenin yollarını aramaya ittiğini belirten Rektörümüz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Fuat Sezgin, girdiği işin büyüklüğünün farkına varıyor ama bu onu yıldırmıyor. Hocası ile yaptığı görüşmelerden birinde hocası, bugünkü Avrupa medeniyetinin İslam medeniyetinden doğduğunu söylüyor... Bunlar Fuat Sezgin’i çok etkiliyor ve çalışmalara başlıyor.”
Çalışmalarına başladığı bu dönemlerde Fuat Sezgin’in hocasından fazlasıyla ilham aldığını ve akademik kişiliğinin de bu dönemde oluştuğunu belirten Prof. Dr. Cevdet Coşkun, Prof. Dr. Fuat Sezgin’in her zaman sistematik bir şekilde çalıştığını, kendisi için standart hale getirdiği bu çalışma sistemini de 85-90 yaşlarına kadar sürdürdüğünü söyledi.
Buhari kaynakları üzerine yaptığı doçentlik çalışmalarının bu gün bile kabul edilen önemli eserler arasında yer aldığını dile getiren Rektörümüz, İslam tarihi üzerine çalışmalarına ara vermeden devam eden Fuat Sezgin’in 1960 darbesinden sonra bir süre üniversitelerden uzak kaldığını belirterek şunları söyledi; “Hocası sayesinde Frankfurt Üniversitesine misafir hoca olarak giden Fuat Sezgin, oradaki çalışmaları doğrultusunda birinci yılının sonunda profesör unvanını alıyor ve aynı yıl kendisi gibi şarkiyatçı olan Ursula Sezgin ile evlenip birlikte bilim tarihi çalışmalarına yoğunlaşıyorlar.
1960’lı yıllardan 2000’li yıllara kadar Fuat Sezgin’den kimsenin haberi yok. 2000’li yılların başında 17 ciltlik ‘Arap-İslam Bilimleri Tarihi’ ve 5 ciltlik ‘İslam’da Bilim ve Teknik’ kitapları ülkemizde çıkana kadar… Fuat Sezgin bu dönemden sonra tekrar hatırlanıyor. Yaptığı çalışmalar alanında tek ve çok önemli kaynaklar olunca Almanca yazılan eserlerin Türkçe tercümeleri yapılıyor... Memleketine karşı bir küskünlük belirtisi olmayan Fuat Sezgin ‘memleketim bana ihtiyaç duyuyorsa ben memleketimin emrindeyim’ gibi bir yaklaşım ortaya koyarak kitaplarının basımı konusunda her türlü desteği veriyor.
Cumhurbaşkanlığı nişanesi alan Sezgin için 2008’de, Gülhane Parkı’nda II. Mahmut zamanında yapılan ve bu gün İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi olarak kullanılan bina tahsis ediliyor… Kendisine gösterilen bu ihtimam üzerine Prof. Dr. Fuat Sezgin, 2018’deki vefatına kadar çalışmalarını Türkiye’de sürdürüyor.”
Almanya ve Avrupa’da önemli bir yere sahip olan Fuat Sezgin’in Türkiye’de çok geç tanındığını ve birçok eserinin yayınlandıktan yaklaşık 20 yıl sonra ülkemizde okuyucularla buluştuğunu belirten Rektörümüz, 2019 yılının Fuat Sezgin yılı olarak kabul edilmesinin onun, kendi ülkesinde bilinirliliğini arttırması sebebiyle önemli olduğunu söyledi.
Fuat Sezgin’i ve eserlerini daha iyi tanımak ve tanıtmak için kurulan Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı ile Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesine bağlı Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Enstitüsü tarafından çeşitli çalışmaların yapıldığını aktaran Rektörümüz, Giresun Üniversitesinin de 2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı kapsamında bu çalışmaların içerisinde yer aldığını dile getirdi. Kendisinin de 2008 yılında Erzurum’da, Fuat Sezgin ile bir programda karşılaşma imkanı bulduğunu belirten Rektörümüz, lise hayatını Erzurum’da tamamlayan Sezgin’in buradaki anılarına da konuşmasında yer verdi.
Fuat Sezgin’in kaleme aldığı eserlere sunumunda kısaca değinen Prof. Dr. Cevdet Coşkun, daha sonra onun “Amerika Kıtasının Müslüman Denizciler Tarafından Kolomb Öncesi Keşfi ve Piri Reis” adlı eserindeki bazı önemli noktalara değindi.
Amerika Kıtasının Müslümanlar tarafından çok daha önce keşfedildiğine dair bazı işaretlerin olduğunu ve Sezgin’in eresinde bunlara yer verdiğini aktaran Prof. Dr. Coşkun, Kristof Kolomb’un da Amerika Kıtasına yaptığı seyahatlerde Küba yakınlarından geçerken bu bölgede bir cami gördüğünü ve Tarihçi Las Casas’ın da eserlerinde buna değindiğini söyledi.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2014’te Güney Amerika Müslümanlar Birliği Kongresinde yaptığı konuşmasını hatırlatan Rektörümüz, tüm bunlar göz önüne alındığında Sayın Erdoğan’ın; “Küba’da o dağın tepesine bir cami yakışır, yeter ki müsaade etsinler” sözünün İslam dünyası için büyük anlam ifade ettiğini söyledi.
Kitab-ı Bahriye’ye ve Piri Reis haritasına, bu haritayı benzerlerinden ayıran nüanslara ve Fuat Sezgin’in bu konudaki notlarına değinen Rektörümüz, Batı kaynaklarında Müslümanların yaptığı birçok keşfin Batılı kâşiflere atfedildiğini ve uzun yıllar boyunca İslam coğrafyasının bilim dünyasına katkılarının görmezden gelindiğini belirterek, Fuat Sezgin ve onun gibi bilim insanlarının yaptığı çalışmaların, bu algının değişmesinde büyük rol oynayacağını söyledi.
“Fuat Sezgin, hayatı ve idealleri hepimiz için örnek alınması gereken çok değerli bir bilim insanı, kendini ilme ve bu toprakların insanlarına yakıştırılan aşağılık kompleksini yenmeye adamış önemli bir şahsiyettir” diyen Prof. Dr. Cevdet Coşkun, İslam Dünyasının altın çağını yaşadığı dönemleri araştırmaları ile yeniden gözler önüne seren Prof. Dr. Fuat Sezgin’in eserlerinin bu açıdan büyük önem taşıdığını söyledi.