Haberler
Giresun Üniversitesi Tirebolu İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Anıl Uğur Oğuzcan ve Arş. Gör. Dr. Gökhan Toptepe 24 TV’de Dr. Özgenur Reyhan Güler’in sunduğu "An ve Zaman" programına konuk oldular.

Yaklaşık iki saat süren programda; iletişimin tarihsel süreci, iletişim yöntemleri, kitle iletişim araçları, propaganda konuları ele alındı.

Dr. Öğr. Üyesi Anıl Uğur Oğuzcan programda, ilk insanın avcı-toplayıcı olarak yaşadığını ve hayatta kalabilmek için birbirleriyle iletişim kurduğunun altını çizdi. İlk iletişim sürecinin ses çıkarabilmelerini keşfetmeleriyle başladığını ifade eden Oğuzcan, "İnsanlar doğayla mücadelesinde hem ses çıkararak hem de beden dilini; günümüzde bizim jest-mimik dediğimiz olguları kullanarak ilk iletişimlerini kuruyor. Daha sonrasında anlam yüklüyor. Anlam kurmaya başlayınca daha kompleks bir hal almaya başlıyor." dedi.
Dr. Gökhan Toptepe, mağara resimlerinin iletişimdeki rolünü "Ortak bir dil keşfedebilmek adına doğada gördüğü imgeleri resmetme amacıyla mağara duvarlarına çizim yapan ilk insanlar, kendilerinden bir sonraya bir bilgi bırakmak istiyor. Aslında hayatta kalmak adına onları belirli bir kültürün içine almak istiyor ve zaten ilk toplum belirli kültürel adımların ortak atılmasıyla, belirli dilsel ve görsel kodların ortak kullanılmasıyla ortaya çıkıyor." şeklinde ifade etti.

"Ortak hayat, ortak dili oluşturuyor"
Programın ilerleyen dakikalarında Antik Mısır'da hiyerogliflerin ortaya çıkmasına da değinildi. Toptepe, hiyeroglifin çok karmaşık harflerden oluştuğunu ancak simgelerden dolayı günümüzde bakıldığında bile bazı imgelerin anlaşılabildiğine değindi. Yerleşik hayata geçtikten sonra yönetim kurulması gerektiği ve yönetim için de en önemli şeylerden birisinin bilgileri üretmek ve yaymak olduğunu vurgulayan Oğuzcan, avcı-toplayıcı toplumda kılıç sahibi olan insanların güçlü olduğunu ancak yerleşik hayata geçilince kalem yani bilgi sahibi insan ve toplulukların güç sahibi olmaya başladığının altını çizdi. Programda devletlerin simgesel iletişiminde bayrakların bu noktada önem taşıdığına değinildi.

"Osmanlı Döneminde İletişim"
Dr. Öğr. Üyesi Anıl Uğur Oğuzcan, Osmanlı Devleti'nde iletişimi şu şekilde açıkladı: "Osmanlı'nın bir beylik olarak kurulup bir cihan devleti olabilmesinin altında sadece askeri güç yatıyor olamaz. Askeri gücü olan farklı devletler de vardı. Üç farklı kıtaya yayılmış, tüm kültürlere hitap edebilen, ticari akışı yönetebilen bir devlet olduğunu düşündüğümüzde o dönemin şartlarına uygun olarak iletişim tekniklerini ve araçlarını ne kadar doğru kullandığını görüyoruz."

"İcatlar Sonrası İletişim"
İletişim araçlarının henüz gelişmediği dönemlerde geniş kitlelere hitap etmeye çalışmanın çok ciddi bir çaba gerektirdiğini ifade eden Dr. Gökhan Toptepe, "Bugün için konuştuğumuzda bir görseli var etmek, bir metni onun içine entegre etmek ve bizleri o fotografik hafızadan o metnin içerisindeki mesaja kolayca çağırmayı sağlamak oldukça basit" dedi.
İletişim ve bilginin çok büyük bir güç olduğunu belirten Oğuzcan, II. Dünya Savaşı'nda radyonun kullanımının topluluğu, kitleleri yok etmeye ikna edebilmenin iletişim teknikleri kullanarak çok büyük bir beceri olduğunu ancak överek bahsedilen bir beceri olmadığının altını çizdi. II. Dünya Savaşı'nda çok miktarda el afişlerinin de basıldığını belirten Toptepe, "İnsanlar, sadece bir görsele bakmak zorunda bırakılmış. Çünkü başka hiç yazılı metin yok. Tel elden basılmış onlarca kopyadan bahsediyoruz. Mesajlar onlarca kez tekrarlandığında artık sizi inandırmaya başlar" dedi.
Toptepe, Hollywood sinemasının da bir ikna çabası içinde olduğunu görmenin mümkün olduğunu, izlediğimiz Hollywood filmlerinin propaganda anlamında bir şey anlatmadığını ancak filmlerde defalarca Amerika'nın askeri başarıları ile yani çok güçlü oldukları bizlere iletilmeye çalışıldığını vurguladı. Oğuzcan, Hollywood'un çok büyük bir endüstri olduğunu ve tüm dünyaya yön veren bir endüstri olduğunu belirtti.

"İletişimde Gerçek ve Hakikat"
İçinde bulunduğumuz ağ toplumunda gerçek ve hakikatin arasındaki o keskin olmayan ayrımın belirsiz bir hale geldiğini söyleyen Toptepe, günümüzde anlamlandırmamız gereken onlarca görselin arasında boğulduğumuzu ifade etti. Toptepe sözlerine şu şekilde devam etti: "Biz görsellerle belirli şeylere belki de ikna edilmiş, tüketmeye ikna edilmiş bireyler olabiliriz. Çünkü neye ihtiyacımız olduğunu artık sadece biz kendi ihtiyaçlarımızla belirlemiyoruz. Belirli mekanizmalar bize neye ihtiyacımızın olduğunu söylüyor. Bu birden çok kez tekrar ettiğinde biz sıkça iletilen mesajla aynı paralellikle düşünmeye başladığımızda 'Evet, benim bunu tüketmeye ihtiyacım var' diyoruz."
Toptepe sözlerine, "Fotoğraf çerçevesinin birçok simgenin bir araya gelmesiyle oluştuğunu; kıyafetlerin, takıların ve kullanılan ürünlerin markaları-isimleri-simgelerin onlara paha değerleri biçiyor. Bu değerler, bize stil anlamındaki imajları bize sunuyor. 'Bunu giyiyorsam, şu statüde görünürüm'e bizi ikna etmeye çalışıyor. Burada da zaten retorik sanatını çok iyi kullanıyor." şeklinde devam etti.

"Günümüzde İletişim Kullanımı"
Günümüz dünyasında kitle iletişim araçlarının hala var olduğunu ancak sosyal medya aracılığıyla kişilerin aynı zamanda haberin üreticisi konumunda olduğunu ifade eden Oğuzcan, "Kapitalist sistem çerçevesinde düşündüğümüzde sosyal medya platformlarının ilk kullandığımız şeklini düşünün; eşimizi, dostumuzu, akrabamızı bulmak için kullanıyorduk. Şu an tamamen bir pazar yeri, bir ticari alan." şeklinde konuştu.
Toptepe, yazıların eskiden anıtlarda, abidelerde, mezarlarda ve tabletlerde olduğunu ancak şu anda da "tablet" kelimesinin bize "tablet" olarak tekrar geldiğini ifade etti. İlk tabletlerin içinde aslında bugünkü emojilerle ifade ettiklerimiz olduğunu söyleyen Toptepe, "Bugün 'küresel köy' kavramı içerisinde belki aynı dili konuşmaya yavaş yavaş sürükleniyor, mecbur bırakılıyor olabiliriz." şeklinde konuştu.

Dr. Öğr. Üyesi Anıl Uğur Oğuzcan, iletişim kavramının çift taraflı, karşılıklı olduğunu ancak bizim artık sadece "iletmek" üzere kendimizi kurguladığımızı vurguladı ve günümüzde alternatifin çok olması nedeniyle doğru bir iletişimin mümkün olup olmadığının şüpheli olduğunu belirtti. Dr. Gökhan Toptepe: "Çok fazla mesaj işlememiz gerekiyor günümüzde. 200 yılın içerisinde maruz kaldığımız iletilerin sayısı inanılmaz artmış durumda. Günün uzun bir süresini uyuyarak geçirsek, çok kısa süresinde ayakta kalsak bence ileteşebiliriz." şeklinde sözlerini sonlandırdı.