Haberler
Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Uluslararası Giresun Güvenlik Sempozyumu”, 02 Mayıs 2019 Perşembe günü alanında uzman akademisyenlerin katılımıyla  gerçekleştirildi.

Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonunda Rektörümüz Prof. Dr. Cevdet Coşkun ile Ruanda Büyükelçisi H.E.Williams Nkurunziza’nın katılımıyla “1919’dan 2019’a Ulusal Güvenliğin Küresel Dönüşümü”  ana temasıyla gerçekleşen sempozyumun açılış programı, Sempozyumun Genel Koordinatörlerinden Dr. Öğr. Üyesi Savaş Biçer’in konuşmasıyla başladı.

“Türkiye üzerinde oynanan oyunların ve bütün Türk dünyasının güvenlik sorunlarının önceden belirlenmesi siyasilerin ve güvenlikten sorumlu bürokrasinin görev alanına girmekle birlikte; akademisyenlerin ve bilim insanlarının uluslararası güvenlik sorunlarını ve bunun yanı sıra ulusal ve bölgesel güvenlik meselelerini her yönüyle inceleyip tartışmaları da milli bir görevdir” diyen Biçer’in ardından İİBF Dekanı Prof. Dr. Betül Karagöz Yerdelen kürsüye çıktı.

İİBF olarak bir çok sempozyum düzenlediklerini ve bunun yanı sıra önemli akademik çalışmalara da devam ettiklerini belirten Yerdelen sözlerine şu şekilde devam etti: “Giresun’da, önemli sempozyumlar düzenlemekte ve böylece hem şehrimizin hem de üniversitemizin tanıtımına hizmet etmekteyiz. Dahası bu çalışmalar ile Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinde akademik faaliyetlerde bulunan aydınları bir araya getirerek ülkemize yol gösterici bir danışmanlık hizmeti sunmanın da mutluluğunu taşımaktayız…

Devletlerin dış politikalarını ulusal çıkar algılamaları çerçevesinde inşa etmekte oldukları bilinen bir gerçektir. Ulusal çıkar tanımlamasını şekillendiren en önemli unsur ise ilgili ülkenin güvenlik kaygısı ve bu güvenlik kaygısı çerçevesinde oluşan tehdit algılamasıdır. II. Uluslararası Giresun Güvenlik Sempozyumunun Türk Dış Politikası açısından da yol gösterici bir nitelik taşıyacağına inanıyorum.”

Programda konuşan Rektörümüz Prof. Dr. Cevdet Coşkun, sempozyum için farklı şehirlerden ve ülkelerden Üniversitemize gelen konukları selamlayarak sözlerine başladı. Güvenlik meselesinin tüm dünyada, günümüzün yeni koşulları ve atmosferiyle birlikte yöntem ve araçların farklılaşmasıyla daha karmaşık ve tehlikeli hale geldiğini belirten Rektörümüz sözlerine şu şekilde devam etti: “Güvenlik, savunma, strateji, savaş ve terör gibi olgular, sadece askerlerin ilgi alanı olmaktan çıkarak, üniversiteler başta olmak üzere, basın ve diğer entelektüel ortamların da inceleme nesnesi konumuna gelmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında, dünya tarihinin en büyük felaketleri olarak nitelendirilebilecek I. ve II. Dünya Savaşları’nın büyük ölçüde belirleyici olduğu açıktır.

Küreselleşme ile yeniden tanımlanan güvenlik ortamı ve ilişkileri, “güvenliğin bölünmezliği” ilkesini, tüm dünya için daha önemli hale getirmiştir. Uluslararası barış ve istikrarın korunması yanında, sürdürülebilir kalkınma için de ihtiyaç duyulan güvenlik ve huzur ortamının tesis edilmesi, insanlığın sağlaması gereken temel gereklilik durumundadır. Bu hedefe ulaşılmasında, devletlerin toprak bütünlüğünün korunması, ulusal varlığın korunması, barışın koruması ve gerekli durumlara insani yardım gibi kriz yönetimi operasyonlarına katkıda bulunulması, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi, şiddet gruplarını bertaraf edilmesi ve güvenliğin her koşulda sağlanması elzemdir.

Küresel terörizm, organize suç, düzensiz göç, temel kaynakların azalması veya tehdit edilmesi, silahlı çatışmalar sonucu insanların kontrol dışı kütlesel hareketlere maruz kalması ve siber saldırılar gibi etkenler, güvenliğin 20. yüzyılın başındaki ulusal güvenlik temelli niteliğinin, çok daha karmaşıklaşmış bir haldeki küresel niteliğe büründüğünün kanıtlamaktadır. Bu haliyle aslında uluslararası güvenlikten çok, uluslararası güvensizlikten söz etmek daha anlamlı hale gelmiştir.

21. yüzyılda uluslararası güvenlik meselelerindeki küresel durum, güvenliğin yalnızca devletlerin alanı ile sınırlı olmadığını, bütün düşünce üreticilerine de büyük sorumluluk düştüğünü göstermektedir.  Yaşanan küresel süreç, çok yönlü girişimleri ve işbirliklerini zorunlu kılmaktadır. Bunlardan biri de hiç kuşkusuz, hemen her ülkede gündeme gelen akademik girişimler ve katkılardır. Bu bağlamda dünyada güvenlik ve istikrarın geliştirilmesi, yeni güvenlik anlayışlarının ve yaklaşımlarının belirlenmesi, benimsenmesi, yaygınlaştırılması ve güvenlikle ilgili yeni yönelimlerin ortaya konması amacına uygun olarak, Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından, bu yıl ikincisi düzenlenen “Uluslararası Giresun Güvenlik Sempozyumu”nun meseleye ciddi katkı sağlayacağı açıktır.”

Rektörümüz ardından kürsüye çıkan Ruanda Büyükelçisi H.E.Williams Nkurunziza ise, konuşmasında özellikle  uluslararası güvenlik konusu üzerinde durdu. Uluslararası güvenliğin birkaç başlıkta sıralanabileceğini belirten Nkurunziza; terörizm, iklim değişikliği, doğal afetler, salgın hastalıklar, nükleer materyallerin illegal ticareti, yıkıcı ideolojiler ve yoksulluğu bu başlıklar arasında saydı.

1994’te Tutsilere karşı gerçekleşen ve yaklaşık 800 000 kişinin hayatını kaybettiği Ruanda soykırımına vurgu yapan Nkurunziza, soykırım ve soykırım inkarının da bu başlıklar arasında yer alabileceğini belirtti.

Bu başlıkların yanı sıra finansal sanal suçların da unutulmaması gerektiğini söyleyen Williams Nkurunziza, IMF verilerine göre geçtiğimiz yıl 350 milyar dolar civarında finansal sanal suç işlendiğini belirterek, bunun tüm Afrika’daki ülkelerin milli gelirlerinden fazla olduğunu, bu nedenle asla göz ardı edilemeyeceğini ifade etti.

Programda konuşan Katar Stratejik Çalışmalar Merkezinden Dr. Osama Kubbar da, uluslararası güvenlik ve Orta Doğu coğrafyasının buradaki rolüne değindi. 2. Dünya Savaşı sonrasında belirlenen güvenlik politikalarının günümüzde önemli değişikliklere uğradığını söyleyen Kubbar, teknolojik gelişmelerin ve küreselleşmenin bunda büyük payının olduğunu dile getirdi. Uluslararası güvenliğin sağlanabilmesi için özellikle uluslar üstü suçlarda birlikte çalışmasının büyük önem taşındığını söyleyen Kubbar’ın ardından programın bir diğer davetli konuşmacısı İstinye Üniversitesinden Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın söz aldı.

Türkiye’nin içte ve dışta karşılaştığı sorunlara değinen Caşın, Türkiye’nin, boğazlar dahil bir çok nedenden ötürü stratejik açıdan büyük öneme sahip olduğunu söyledi. Bulunduğu coğrafyada birçok problemle karşılaşan Türkiye’nin 15 Temmuz sonrasında özellikle ekonomik krizler yaratılmaya çalışılarak sindirilmek istendiğini söyleyen Prof. Dr. Hakkı Caşın, tüm bu yeni taktik ve saldırılara rağmen Türkiye’nin dimdik ayakta durduğunu belirtti.

Konuşmaların ardından başlayan sempozyumun açılış oturumu, Prof. Dr. Hakkı Caşın’ın başkanlığında gerçekleşti. Dışişleri Bakanlığı SAM Daire Başkanı Ali Rıza Akıncı’nın “Türkiye’nin Dış Politikasının Küresel ve Bölgesel Çerçevesi”, emekli Tuğgeneral Doç. Dr. Fahri Erenel’in de “Yeniden Şekillenen Güvenlik Anlayışı ve Savunma Teknolojilerine Yansıması” başlıklarıyla yaptıkları sunumların ardından, Prof. Dr. Ahmet Sedat Aybar “Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi Perspektifinden Türk Boğazlarının Değişen Ekonomi-Politiği”, Prof. Dr. Yaşar Onay “Küresel İklim Değişikliği: Olası Risk ve Tehditler” ve Dr. Öğr. Üyesi Merve Seren Yeşiltaş “2000’li Yıllarda Türk Savunma Sanayinin Gelişimi” başlıklı sunumlar yaptılar.

Birden fazla salonda eş zamanlı başlayan oturumlarla tüm gün süren “Uluslararası Giresun Güvenlik Sempozyumu”, Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonunda düzenlenen değerlendirme oturumuyla sona erdi.

Prof. Dr. Ahmet Sedat Aybar’ın oturum başkanlığında; Dr. Öğr. Üyesi Savaş Biçer,  Dr. Osama Kubbar, Doç. Dr. Fahri Erenel, Prof. Dr. Betül Karagöz Yerdelen, Prof. Dr. Alaeddin Yalçinkaya, Prof. Dr. Yaşar Onay, Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşin ve Ruanda Büyükelçisi H. E. Williams Nkurunziza’nın konuşmacı olarak yer aldığı oturumun ardından sempozyum sona erdi.